Başkaları gibi olmama özgürlüğü

Melis Bilgin
1 min readOct 1, 2022

Elimden telefon düşmüyor bazen, kendimi bunun için çok eleştiriyorum. Ama asıl eleştirmem gereken mesele sanırım bu değil.

Küçükçe bir ekrandan tanıdığım tanımadığım insanların hayatlarına bakıyorum. Herkes birşeyler yapıyor gibi geliyor, herkes çok mutlu sanki. “Her gördüğüne inanma, sahte çoğu” desem de içimden, itiraf etmeliyim ki kendimi gördüğüm hayatlarla kıyaslamadan edemiyorum.

İster Türkiye’de ister Almanya’da olayım değişmeyen bir şey var: Sessizliği, sakinliği, durağanlığı ve tek başınalığı seviyorum. Tek başınalığımı sevmemi halen içselleştirmiş değilim açıkçası, sanki hep kötü bir arkadaşmışım ve yalnız olmamalıymışım gibi gelse de aslında içten içe iyi hissettiğimi kendime itiraf etmeliyim. “Yurtdışına taşındın, her anını değerlendirmen lazım.” diye kızıyorum kendime ama bu ne kadar gerçekçi? Ben oldum olası yalnızlığımı kalabalıklardan daha fazla sevdim ve sanırım bunu kabul etme vaktim geldi.

Çoğu insana göre daha yalnız ve hassas biriyim, küçüklüğümden beri bunun farkındayım. Farklı olmak hep biraz zordu çünkü hayatıma giren insanlar içe dönük ve yalnızlıksever olmamı genelde değiştirmeye çalıştı. Şu anda dahi iş yerinde aldığım geri bildirimlerden biri içe dönüklüğüme yönelik. Peki ben bunu değiştirmeli miyim?

İşte tam bu noktada kafam biraz karışık, çünkü bunun değiştirilmesi gereken (ve hatta mümkün olan) bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Ne olmuş yalnızlığımızı haftasonu planlarından fazla seviyorsak? Ne olmuş az ama öz bir çevreyle hayatımıza devam ediyorsak? Ne olmuş partiden partiye, eğlenceden eğlenceye koşmuyorsak? Ne olmuş ayaküstü kısa sohbetlerden genelde kaçınmaya çalışıyorsak?

Bu da bizim gibilerin “biz böyleyiz, bizi böyle kabul edin.” noktası oluversin canım!

Sevgiler,

Melis

--

--

Melis Bilgin

Full-time project manager, part-time real-life rookie📝 Also, new in Germany!